Gemolojiye giriş
emregunay79
Jeolojinin önemli bir konusu olan kayaçları inceledikçe onları oluşturan maddeleri keşfetmeye başladık. Modern görüntüleme metodları, yüksek büyütme seçenekleri hayatımıza girdikçe kayaç oluşturan maddelerin ortak özelliklerinin olduğunu ama yine de sınıflandırmaya ihtiyaç duyduğunu anladık. Bu konunun detaylandırılması gerekliliği “mineraloji” bilimini doğurdu. Günümüzde tanımlanmış binlerce (5800) mineral mevcuttur ve bu minerallerden bazıları ( 100-120 civarı) mücevher taşları olarak değerlendirilmektedir. Bu sınıflandırma ve tanımlamaları yaparken bizi kısıt-layan bir durum daha var ki hala bazen elimizi bağlıyor; “Hasarsız tespit” gerekliliği. Gemolojinin incelediği taşların değerli olması ve bununla birlikte büyük oranda bulunan numunelerin küçüklüğü bazen testleri zorlaştırıyor. Jeolojide ve mineraloji-de kullanan bazı testler ( XRD ) numunenin öğütülmesini gerektirmektedir. Bu da elimizdeki mineralin yok olması anlamına gelmektedir. Ne yazık ki metallerdeki gibi eritip tekrar kullanma seçeneği minerallerde geçerli değildir. Bunun gibi gereklilikler gemolojide optik analizlerin daha çok gelişmesine sebebiyet vermiştir. İleri düzey testler söz konusu olduğunda farklı dalga boyundaki ışınların analizlerde kullanıldı-ğını görmekteyiz. Ultra violet (UV), X ışınları ( XRF), Kızıl ötesi ( FT-IR) gibi